Zeytinyağı ile yıkanıyorlardı!
Sabun yok, klozet yok, duş ise hayal bile edilemezdi. Ama Antik Roma toplumu yine de temizlik konusunda kendine özgü bir düzen kurmuştu. Hamamlar, yağlar ve tuhaf temizlik araçlarıyla şekillenen bu dünyaya bir yolculuk yapalım… (Görseller Antik Roma yı temsilen çizilmiştir) SABUN YOKTU, AMA TERLEME VARDI Antik Romalılar günümüzdeki gibi sabunla temizlik yapmıyorlardı. Onun yerine, vücutlarını zeytinyağıyla kaplayıp ardından strigil adı verilen metal veya kemikten yapılmış kazıyıcılarla bu yağı ve kiri sıyırarak temizlik sağlıyorlardı. Bu uygulama genellikle spor sonrası hamamlarda yapılıyor, hem hijyen hem de sosyalleşme aracı olarak görülüyordu. Sabunun bilinmesine rağmen günlük kullanımda tercih edilmemesinin nedenlerinden biri, onun daha çok çamaşır yıkamada kullanılmasıydı. KAMUSAL HAMAMLARDA BİR ARADA TEMİZLİK Hamamlar, Antik Roma toplumunun sosyal hayatında merkezi bir yere sahipti. Erkekler ve kadınlar genellikle ayrı saatlerde bu tesisleri kullanırdı. Hamamlar sadece yıkanma alanı değil, aynı zamanda spor yapma, kitap okuma ve sosyalleşme merkezleriydi. Sıcaklık derecelerine göre ayrılmış caldarium (sıcak), tepidarium (ılık) ve frigidarium (soğuk) odalarıyla vücut temizliği sistemli bir şekilde yapılırdı. TUVALETTE KİŞİSEL TEMİZLİK ALIŞKANLIKLARI Tuvalet kullanımı da bugünle kıyaslandığında oldukça farklıydı. Kamusal tuvaletlerde mahremiyet neredeyse yoktu ve insanlar yan yana otururdu. Temizlik için kullanılan başlıca yöntem, “tersorium” adı verilen, süngere benzer bir temizlik aletinin sirke veya tuzlu suyla temizlenerek sırayla kullanılmasıydı. Bu alet ortak kullanıldığı için bazı hastalıkların yayılmasına da sebep olabiliyordu. GÖRÜNÜŞ VE KOKULARA KARŞI ÖNLEMLER Romalılar vücut kokularına karşı da çeşitli çözümler geliştirmişti. Zeytinyağı ve aromatik yağlar, yalnızca temizlik değil güzel kokmak için de tercih ediliyordu. Berberler ve tıraşçılar sokak köşelerinde hizmet verirken, kişisel bakım erkekler arasında da yaygındı. Tırnak ve saç bakımı detaylıca yapılır, hatta vücut tüylerinin alınması da estetik bir gereklilik sayılırdı.
Source: Habertürk
En etkili metabolizma hızlandırıcılar!
Kilo vermeye çalışıyor ama sonuç alamıyor musunuz? Belki de suçlu, yavaş çalışan metabolizmanız! Metabolizmayı canlandırmanın yollarını öğrenerek hem daha enerjik hissedebilir hem de yağ yakımını hızlandırabilirsiniz. METABOLİZMA NEDİR? Metabolizma, vücudun temel işlevlerini sürdürebilmek için besinleri enerjiye dönüştürdüğü hayati bir kimyasal süreçtir. Nefes almak, sindirim yapmak, hücreleri onarmak gibi pek çok yaşamsal faaliyetin enerji ihtiyacı metabolizma sayesinde karşılanır. Bu süreç iki ana bölüme ayrılır: – Anabolizma (Yapım): Hücre ve dokuların inşasını sağlar. – Katabolizma (Yıkım): Besin maddelerinin parçalanarak enerji elde edilmesini sağlar. METABOLİZMA HIZINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER Metabolizma hızı kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bu farklılıklar bazı etkenlerden kaynaklanır: – Yaş: Yaş ilerledikçe metabolizma hızı düşebilir. – Cinsiyet: Erkeklerin kas oranı genellikle daha fazla olduğu için metabolizmaları kadınlara kıyasla daha hızlı çalışır. – Genetik: Aileden gelen kalıtsal özellikler metabolizmayı belirleyici olabilir. – Hormonlar: Özellikle tiroid hormonları metabolizma üzerinde doğrudan etkilidir. Hormonlardaki ani değişimler kilo dengesini bozabilir. – Kas Kütlesi: Kaslar daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Kas oranı arttıkça metabolizma da hızlanır. METABOLİZMA HIZLANDIRICI BESİNLER Bazı gıdalar metabolizmayı doğal yollarla destekleyebilir: – Zencefil: Sindirime yardımcı olurken metabolizmayı da canlandırır. – Acı Biber: İçeriğindeki kapsaisin sayesinde vücut ısısını artırır, tokluk hissi sağlar ve kalori yakımını destekler. – Sirke: Karbonhidratların emilimini yavaşlatarak kan şekerini dengeler, tokluk süresini uzatır. – Tarçın: Glikoz metabolizmasını düzenler, kan şekerini dengede tutar ve tokluk hissini artırır. METABOLİZMA HIZLANDIRICI İÇECEKLER Sadece yiyeceklerle değil, bazı içeceklerle de metabolizmayı destekleyebilirsiniz: – Yeşil Çay: İçeriğindeki epigallokateşingallat (EGCG) adlı bileşik sayesinde yağ yakımını artırır. Demleme sırasında kaynar su kullanmamaya dikkat edin, 3-4 dakika demlemek yeterlidir. – Koyu Kahve: Kafein içeriğiyle metabolizma hızını yükseltir. Özellikle egzersiz öncesi tüketildiğinde yağ yakımına katkı sağlar. – Süt: Kalsiyum bakımından zengindir. Özellikle göbek çevresindeki yağlanmayı azaltmaya yardımcı olur. METABOLİZMAYI HIZLANDIRMANIN DOĞAL YOLLARI Yaşam tarzında yapılacak bazı değişiklikler metabolizmayı destekler: – Düzenli Egzersiz: Kas oranını artırarak enerji ihtiyacını yükseltir. – Kaliteli Uyku: Yetersiz veya fazla uyku metabolizma hızını düşürebilir. Günde 7-8 saat uyumaya özen gösterin. – Yeterli Su Tüketimi: Günde ortalama 2–2,5 litre su içmek metabolizmanın etkin çalışmasını sağlar. – Protein ve Lif Tüketimi: Yüksek proteinli ve lifli gıdalar sindirimi zorlaştırarak enerji harcamasını artırır. – Düzenli Beslenme: Güne kahvaltıyla başlamak, az ama sık öğünlerle beslenmek metabolizmayı canlı tutar. – Kalsiyum Tüketimi: Süt ve süt ürünleri gibi kalsiyum kaynakları yağ yakımını destekler. – Omega-3 Yağ Asitleri: Özellikle somon gibi yağlı balıklar metabolizmayı destekler, haftada 2–3 kez tüketilmesi önerilir. – Demir Alımı: Yetersiz demir, metabolizmanın yavaşlamasına yol açabilir. Et, tavuk ve balık tüketimi önemlidir. – Antioksidanlar: Kırmızı meyveler damar sağlığını iyileştirerek metabolizmaya katkıda bulunur. – Baharatlar: Tarçın, zencefil, kekik, kırmızıbiber gibi baharatlar metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. – Sebze Tüketimi: Sebzeleri mümkün olduğunca çiğ veya hafif diri pişmiş şekilde tüketmek faydalıdır. METABOLİZMAYI CANLANDIRMAK HAREKETLE BAŞLAR! Metabolizmanızı hızlandırmak için yapabileceğiniz en etkili şeylerden biri: Hareket etmek! Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve sağlıklı bir yaşam tarzı ile metabolizmanızı canlı tutabilir, ideal kilonuza ulaşmanızı kolaylaştırabilirsiniz. Görsel Kaynak: istockphoto/shutterstock
Source: Habertürk
“Hayır” demekte zorlanıyor musunuz? Sebebi çok daha derinlerde saklı…
Hayatının bir noktasında sen de hissettin mi bunu? Bir ortamdasın… İnsanlar gülüyor, sohbet ediyor, seni seviyor gibi görünüyor. Ama sen içten içe şu soruyu soruyorsun: “Gerçekten beni mi seviyorlar? Yoksa sadece gösterdiğim hâli mi?” İşte bu sorunun içinden yükselen şey, görülme arzusudur. Ama sadece fark edilmek değil bu… Olduğun hâl ile, hiçbir rol yapmadan, hiçbir şeyi gizlemeden, olduğun gibi kabul edilme özlemidir. Çocuklukta başlar bu ihtiyaç. İlk bakışlarla, ilk sözlerle, ilk sessizliklerle… Ve eğer görülmediysen… Eğer hislerin ciddiye alınmadıysa, susturulduysa, yok sayıldıysa… Bir şey olur: İçten içe kendini saklamaya başlarsın. Ve zamanla, kendin olmaktan vazgeçip insanların seni sevebileceği bir benlik oluşturursun. Buna psikolojide “sahte benlik” denir. Ve görünmeyen, ama hayatını yöneten bu yapay kimlik, ilişkilerinde, kararlarında, en çok da içindeki boşlukta kendini gösterir. SENİ GÖRMEYE ÖNCE SEN BAŞLAMALISIN Sahte benlik bir anda oluşmadı. O, yıllar boyunca seni korumak için kurduğun bir zırh… Ama artık o zırh seni korumuyor. Aksine seni içindeki hayattan, duygudan ve özgünlüğünden uzaklaştırıyor. Peki ne yapmalı? Kendini dinlemeye cesaret et. Gün içinde ne hissettin? Bir şeye gerçekten mi evet dedin, yoksa hayır demeye korktuğun için mi? Gerçek benliğe dönüş, duygularını bastırmadan hissetmekle başlar. Kızgınsan, utanmadan kız. Kırıldıysan, yumuşamadan söyle. Çünkü seni sen yapan şey duygularındır. Sahte benlik o duyguları yok sayar. Gerçek benlik ise onlara kulak verir. GÖRÜLMEDİĞİN YERDE KENDİNİ KAYBEDERSİN Donald Winnicott”a göre her insanın içinde bir “gerçek benlik” vardır. Bu, doğal tepkilerle yaşayan, duygularını bastırmayan, kendiliğinden hareket eden bir yan. Ama gerçek benlik, her zaman dış dünyada kendini gösteremez. Bir çocuk, eğer duyguları karşılık bulmuyorsa… Ağladığında “abartma”, kızdığında “ayıp”, korktuğunda “saçmalama” deniyorsa… O çocuk, bir seçim yapmak zorunda kalır: Ya kendisi gibi olur ve sevilmemeyi göze alır… Ya da kendini bastırır ve görünmek uğruna sahte bir benlik geliştirir. Bu sahte benlik başta bir korunma şeklidir. Çocuk, sevgiyi kaybetmemek için “olması gereken” gibi davranır: Sessizleşir. Uyum sağlar. Rol yapar. Ama bu korunma şekli, zamanla kimliğe dönüşür. Ve yetişkin olduğunda kişi şunu fark etmez: “Ben kimim?” sorusunu değil, “Beni kimler beğenir?” sorusunu yaşıyordur. Bu noktada bir tehlike başlar: Kendi hislerini bastıran kişi, artık kendi iç sesini duyamaz olur. Ne istediğini, neyi sevdiğini, neye öfkelendiğini bilemez. Ve hayatının kararlarını başkalarının beklentilerine göre şekillendirir. Çünkü bir şey hâlâ içten içe haykırıyordur: Görülmek istemek. Ama ne pahasına? SAHTE BENLİKTE YAŞANDIĞINA DAİR SESSİZ İŞARETLER Gerçek benliğinden uzaklaşmış bir insan bunu çoğu zaman hemen fark etmez. Çünkü sahte benlik, seni korur gibi yapar. Topluma uyum sağlamanı, ilişkileri yürütmeni, “normale” yakın görünmeni sağlar. Ama içten içe çürütür. Eğer bu satırları okuyorsan ve içinden bir şey “belki de ben…” diyorsa, aşağıdaki sorulara dürüstçe cevap verebilirsin. 1. KARARSIZLIKTA BOĞULUYOR MUSUN? Basit bir seçimde bile “ya yanlış yaparsam” korkusuyla kıvranıyor musun? Çünkü sahte benlik, onay kaygısı yüzünden seni felç eder. Sen ne istiyorsun değil, başkaları ne der diye düşünmeye başlarsın. 2. HERKESE UYUM SAĞLAMAYA ÇALIŞIYOR MUSUN? Kalabalık bir ortamda herkesle iyi geçinmeye çalışıyor, ama çıktıktan sonra içten içe tükenmiş hissediyor musun? Çünkü gerçek benlik zorla herkese uymaz. Sadece sahte benlik “reddedilmemek” için sınırlarının ihmal edilmesine izin verir. 3. DUYGULARINI BASTIRIYOR MUSUN? Üzüldüğünde “güçlü olmalıyım” deyip yutuyor musun? Öfkelendiğinde “aman huzurum kaçmasın” diye içine mi atıyorsun? 4. SÜREKLİ TAKDİR VE ONAY PEŞİNDE MİSİN? “Birileri beni beğensin, birileri “aferin” desin” duygusu seni yoruyor mu? Sahte benlik, iç değeri kaybettiği için dışarıdan onay arar. Ama hiçbir alkış içindeki boşluğu doldurmaz. 5. KENDİNİ “DIŞARIDAN GÖRÜYOR” GİBİ MİSİN? Hayatına dışarıdan bakar gibisin. Sanki başrolde değilsin; oynuyorsun. Gerçek benlik yaşar, sahte benlik rol yapar. Eğer bu soruların birkaçına bile “evet” dediysen… İçinde hâlâ bir yerlerde seni çağıran gerçek bir ses var demektir. Ve o ses ne susar, ne de vazgeçer. Sadece görülmeyi bekler. ROL YAPMADIĞIN İLİŞKİLERİ SEÇ Sana kendin olma alanı tanımayan, seni şekillendirmeye çalışan insanlara sürekli “evet” dedikçe kendine “hayır” dersin. Gerçek benlik ancak güvenli alanlarda ortaya çıkar. Bu yüzden sadece seni sevenleri değil, seni duyanları seç. HAYIR DEMEYİ ÖĞREN Her şeye “tamam” demek, sevilmenin şartı değildir. Gerçek benliğe yaklaşmak, sınır çizebilmekle başlar. Hayır dediğinde sevgiyi kaybedeceğini sanıyorsan… Zaten o sevgi gerçek değildir. Dışarıdan gelen takdir geçicidir. Gerçek benliğin kalıcı bir desteğe ihtiyacı vardır: Senin kendi gözünde değerli olman. Bunu başkalarından değil, içinden beklemelisin. KÜÇÜK ADIMLARLA BAŞLA Gerçek benliğe dönüş büyük devrimlerle değil, küçük adımlarla olur. Bir sabah, bir mesajı yazıp silmemekle… Bir gün, istemediğin bir teklife “istemiyorum” diyebilmekle… Bir gece, kendini kimseye kanıtlamadan uyuyabilmekle… Çünkü gerçek benliğin en çok ihtiyacı olan şey budur: Olduğu gibi kabul edilmek. Ve bu kabulü önce sen göstermezsen, kimse gösteremez. Unutma yol arkadaşım, kendine sırtını dönen biri için, dünya da hep arkasını döner.
Source: Hakan Mengüç
Tarihi reçete: 102 yaşındaki “dedeye” yazılan ilaç gündem oldu
İngiltere”de 102 yaşındaki bir adam, devlet hastanesi (NHS) üzerinden Viagra reçetesi yazılan en yaşlı kişi olarak kayıtlara geçti.Yaşlı adamın adı açıklanmasa da bu dikkat çekici bilgi, 80 yaş üstü bireylere verilen 250 bini aşkın Viagra reçetesi arasında ortaya çıktı. Uzmanlara göre bu sayı sadece buzdağının görünen kısmı olabilir; zira birçok yaşlı erkek bu ilacı özel olarak da satın alıyor.
2024″TE 4.7 MİLYON VİAGRA REÇETE EDİLDİ
İngiltere genelinde 106 klinik komisyon grubundan elde edilen veriler, geçen yıl NHS tarafından 4.71 milyon Viagra reçetesi verildiğini gösteriyor. Bu reçetelerin maliyeti ise toplamda 16.9 milyon sterlini buldu.
En çok reçete edilen yaş grubu 60″lı yaşlar olurken, yaşlı bireyler arasında da ilaca yönelik talep giderek artıyor. Özellikle yaşlı bireylere yönelik arkadaşlık uygulamaları ve flört sitelerinin yaygınlaşması, bu ilgiyi daha da körüklüyor.
“VİAGRA KUŞAĞINA” SOSYOLOJİK BAKIŞ
Kent Üniversitesi”nden sosyoloji profesörü Frank Furedi, bu durumu şöyle yorumluyor:
“Günümüz kültürü, “seks hayatı ömür boyudur” mesajını veriyor. Yaşlı erkekler, her ne pahasına olursa olsun aktif bir cinsel yaşam sürmeleri gerektiğini hissediyor. Bu durum onları hızla “Viagra kuşağı”na dönüştürüyor.”
EN ÜNLÜ KULLANICI HUGH HEFNER
Viagra kullanan yaşlılar arasında en çok bilinen isim, Playboy”un kurucusu Hugh Hefner idi. 91 yaşında hayatını kaybeden Hefner’in işitme kaybının, kullandığı bu ilaçlarla bağlantılı olabileceği belirtilmişti.
Source: Derleyen: Ozan Kılıç
Kadir İnanır”ın hayranının paylaştığı fotoğraf ortalığı karıştırdı
Yorgun ve zayıflamış göründüğü fotoğrafın 3 ay öncesine ait olduğu öne sürülürken, Kadir İnanır’ın hayat arkadaşı Jülide Kural, fotoğrafın birkaç gün önce fizik tedavi merkezinde çekildiğini belirtti.
“HERKES YORGUN GÖRÜNEBİLİR”
Kural, İnanır’ın sağlık durumu hakkında şu açıklamayı yaptı:
“Kadir’in sağlığı gayet yerinde, her gün daha iyiye gidiyor. Gün boyu fizik tedavi alıyor, aralarda dinleniyor. O fotoğraf, bir hayranın mola sırasında çektiği bir kare. Spor ya da tedavi sonrası herkes yorgun görünebilir. O gün yanında değildim, böyle bir görüntü oluşmuş. Şu an evdeyiz, durumu çok iyi.”
Kadir İnanır, 24 Mart 2024’te beyin damarına pıhtı atması sonucu inme geçirmiş, uzun süren yoğun bakım tedavisinin ardından taburcu olmuştu.
Source: Derleyen: Ümit Karadağ
Akdeniz”in incisi Patara eylem planı ile korunacak
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı”ndan aldığı bilgiye göre, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ile Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) işbirliğiyle yürütülen “Akdeniz”de Ekosistem Dirençliliğinin Artırılması Projesi (RESCOM)” kapsamında, Türkiye”de pilot alan seçilen Patara ÖÇKB için eylem planı hazırlandı.Bakanlık tarafından hazırlanan plana göre, Patara ÖÇKB”de 5 hedef doğrultusunda hareket edilecek.Bu kapsamda bölgedeki karasal ve denizel biyolojik çeşitlilik envanteri çıkarılacak, insan faaliyetleri sınırlanacak ve sürdürülebilir turizm uygulamaları geliştirilecek.Bölgede kirlilik kaynakları en aza indirilecek, su, toprak ve hava kalitesi artırılarak hem ekosistem hem de yerel halk sağlığı korunacak.Yerleşim ve altyapı projeleri, doğal ve kültürel değerlerle uyumlu hale getirilerek sürdürülebilirlik sağlanacak. Biyolojik çeşitliliği korumak için istilacı yabancı türlerin etkisi azaltılacak.Tarım ve su ürünleri gibi sektörlerin doğal kaynakları sürdürülebilir kullanımı teşvik edilecek. Kültürel mirasın korunmasıyla ekosistemlerin ve yerel toplulukların sosyoekolojik direnci artırılacak.Kumsal çevresine araçla erişim azalacakBelirlenen 5 hedef doğrultusunda 8 adımda hayata geçirilecek eylemler kapsamında, Patara ÖÇKB”de nazım ve uygulama imar planlarıyla açıklama raporları hazırlanacak.Yeni sınırlar esas alınarak karasal ve denizsel biyolojik çeşitlilik envanterleri düzenli güncellenecek, denizsel alanda elde edilen veriler ışığında bölgeleme yapılarak koruma ve kullanma esasları belirlenecek.Kanalizasyon hatları yenilenecek, konut, turizm ve sosyal altyapı alanları için yeni hatlar oluşturulacak.Kumsal çevresine araçla erişimi azaltacak çözümler geliştirilecek. Karavan konaklama alanları belirlenecek, bu alanlara su, elektrik ve atık yönetimi gibi temel hizmetler sağlanacak.Ayrıca, doğayla uyumlu, sürdürülebilir turizm modelleri de desteklenecek.
Source: Dünya Gazetesi