Vakıf medeniyeti
Vak�f, mehabetli bir insanl�k binas�d�r. H�r iradenin a�t��� yolda, vicdan� sorumlulu�un merhamet ve muhabbetle yerine getirilmesi �abas�d�r. Bu �aban�n tezah�rleri olarak merkezinde M�ver��nnehir”in yer ald��� T�rkistan”dan ba�layarak en uzak diyarlara kadar her yerde pek �ok hay�r eser yap�lm�� ve vak�fla kay�t alt�na al�nm��t�r. �a�lar boyunca, meden� bir hay�r kurumu olan vak�f, her �lkenin sosyal, ekonomik ve k�lt�rel hayat�nda son derece etkili olmu�tur.
Burhanettin Kapusuzo�lu/ Yazar
Tarih, bir anlam haritas� olarak toplumlar�n, k�lt�rlerin ve medeniyetlerin tan��mas�n�n, bili�mesinin yar��mas�n�n nas�ll���n� izah eden s�rlar hazinesidir. Do�rular, yanl��lar, hatalar, ihmaller, gayretler ve sevaplardan olu�an bir tecr�beler yuma��d�r ve zaman�n ibretten ibaret bir �erhidir. �nsan�n, milletlerin ve medeniyetlerin fikr� ve fiil� s�reklili�idir. D�n yani h�f�zan�n �n� ya�ayarak s�reklilikten dolay� gelece�i in��/imh� etmesidir. Bir ilim olarak tarih, varl���, d�nyay�, insan�, hayat� ve �evreyi anlamak ve bu sayede ayakta kalabilmek i�in verilen bir m�cadeledir asl�nda. B�y�k tarihin sayfalar� a��ld�k�a, i�inde cel�l ve cem�l tecell�lerinden her ne s�rlanm��sa, d�ne ait her a��rl�k, zaman�n� ya�ayarak gelece�e devrolunur.
Ge�mi�i g�sterip gelece�e yans�tan bir ayna olan tarihin te�rih masas�nda tan�nan medeniyet, kayna��n� dinden alan y�ksek bir zihniyet ve idrak seviyesi, bir ahl�k ve inan� manzumesidir. Medeniyetimiz sahip oldu�umuz co�rafyalarda fakl� �ekillerde ve tatlarda, kendini, sakinlerinin kimlikleri olan zengin k�lt�r mahsullerinde g�stermi�tir. Medeniyetimizin �ekil ve ruh vererek meydana getirdi�i insan merkezli bir hizmet alan� olan vak�f, as�rlard�r ya�ayan ve ya�atan bir nizam�n ad�d�r. Milletimizin var olu� s�rr� olan vak�f, co�rafyan�n vatan k�l�nmas�nda, k�re-i arz�n bezenmesinde, g�n�l ho�lu�u ile verme esas�yla her g�n�n bir bayram ne�”esi i�inde ge�irilmesinde bir kurulu� ve kurtulu� berat�d�r.
Hay�rda yar��mak
Vak�f, temeli iman�n hayata aks� oldu�u i�in hukuk� kaidelerle s�n�rlar� belirlenmi�, tasdik ve tescil edilmi�, korunmu�; “r�z�-y� B�r�” ve “hay�rda yar��ma” fehvas�nca dayan��man�n, payla�man�n ve karde�lik �uurunun s�rmesini ve peki�mesini esas alm��, toplum hayat� �zerinde derin tesiri olan muazzam ve m�barek bir varl�k beyann�mesidir.
Ellerinde beyannameleri haz�r olarak bizden �nce gelip co�rafyalar�m�z� yurt tutan atalar�m�z, vak�f �ehirler in�� ettiler. Yeni girdikleri beldeleri a��p g�lzar yapt�lar ve cem�l tecell�leriyle �ehirleri �ehre ve ruhuyla biz k�ld�lar. Ta�a ruh verip ah�ab�n s�cakl��� ile vak�f binalar in�� ettiler. Medeniyetimize ait nak��lar� gergef gergef i�leyip viraneyi k���neye �evirdiler. Edebin ku�at�c� nur h�lesinin ayd�nl���nda, mahallede, tekkede, medresede, c�mide, �ar��da, pazarda, handa, hamamda, imal�th�nede, �e�mede, kahveh�nede ve sohbet meclislerinde, kimlik kartlar�nda yaz�l� olan de�er h�k�mleri ile amel ettiler. ��nk� as�l “h�ner, bir �ehir b�ny�d eylemek”tir. B�ylece, g�ndo�usundan g�nbat�s�na dilbestelerle mest oldular. Ge�mi� zaman� anda ya�ad�lar. Her yeni gelen elbette ki kendi zaman�n� ya�ad�. H�l b�yle iken, vaktin sahibi olarak, zaman�n getirdiklerini yeniden s�yleyerek var oldular. Her beldenin bu �sl�ptan nasibi farkl�, hepsinin pay�na d��enin tad�, rengi ve rayihas� ayr� oldu tabi� ki.
Her �ehir, Anadolu ve Rumeli”nin kalpg�h� mesabesinde m�stahkem bir mevkide karar k�lan p�r medeniyet yans�mas�d�r. Bu bak�mdan ad� dilde y�d� g�n�lde kalan �ehir ve b�lge tarihleri, muazzam bir b�t�n�n par�alar�ndan ibarettir. Farz�muhal, k�rk odal� medeniyet kona��nda b�t�n odalar�n b�y�k salona/sofaya a��lmas� gibidir olup biten. Tarihin/talihin ayr� ayr� c�zleri olarak v�k�flar�n donatt��� �ehirlerimiz, k�lt�r ve medeniyetimizin b�t�n unsurlar�n� ihtiva ederken b�y�k tarihten kendi pay�na d��enin h�s�las�ndan ba�kas� de�ildir. Vak�f-�ehirlerimiz, bu nasibin kuvvetli tecell� sahalar� olarak tebar�z etmi�tir.
Varl��a rengini veren ruh k�klerinden m�lhem, Y�ce Yarat�c�”n�n r�zas� i�in iyilik yapmaya, ikilikten uzak durarak hay�rda yar��maya, insana ve hayvana �efkatle yakla�maya, her t�rl� temizli�e, �evre bilincine ve kar��l�kl� yard�mla�maya �a��ran buyruklar�n sonucudur vak�f. Varl���n Yeg�ne G�zidesi”nin saadetli hayat�nda ve onun yol arkada�lar�n�n fiillerinde net olarak g�r�len bu y�ksek �uur, insanl��a kudsi bir a�� olmu�tur. �ok k�sa zamanda, uzat�lacak �efkat elinin neyi nas�l yapmas� gerekti�inin nizamnamesi olu�mu�, m�essesele�me ger�ekle�mi� ve arz, insan kalabilmenin hukuku ile �enlenmi�tir.
Vak�f, mehabetli bir insanl�k binas�d�r. H�r iradenin a�t��� yolda, vicdan� sorumlulu�un merhamet ve muhabbetle yerine getirilmesi �abas�d�r. Bu �aban�n tezah�rleri olarak merkezinde M�ver��nnehir”in yer ald��� T�rkistan”dan ba�layarak en uzak diyarlara kadar her yerde camiler, ribatlar, mezarl�klar, hanlar, hamamlar, k�t�phaneler, kervansaraylar, medreseler, tekkeler, mektepler, �e�meler, sebiller, k�pr�ler, de�irmenler, yollar, hastaneler, imaretler, ba�lar, bah�eler gibi pek �ok hay�r eser yap�lm�� ve vak�fla kay�t alt�na al�nm��t�r. �a�lar boyunca, meden� bir hay�r kurumu olan vak�f, her �lkenin sosyal, ekonomik ve k�lt�rel hayat�nda son derece etkili olmu�tur.
M�sl�manlar�n tarihindeki erken devirlerin ard� s�ra, S�m�no�ullar�, Karahanl�lar, Gazneliler, B�y�k Sel�uklular, Anadolu Sel�uklular�, Beylikler, Eyy�b�ler, Timurlular, Bab�rl�ler, Meml�klar, Osmanl� Devleti ve di�er M�sl�man ve T�rk devletlerinde vak�flar kurulmu�tur. Kud�s f�tihi Sel�hadd�n-i Eyy�b� de, Ha�l� seferleri s�ras�nda esirlerin fidyelerini �demek, S�nn� d���nce gelene�ini iyice yerle�tirmek, ulem�n�n, dervi�lerin ve yeni M�sl�man olanlar�n ihtiya�lar�n� kar��lamak pek �ok medrese ile beraber b�y�k bir h�nkah kurmu�tur. Bu �nemli ve b�y�k hizmetlerin verilmesi ve s�reklili�inin sa�lanmas� amac�yla devlet hazinesine ait topraklar�n �nemli bir b�l�m�n� vakfetmi�tir.
�lmi canlanma
Sel�uklular, ana yolun d���nda kabul edilen d���ncelere ve sebep olduklar� kaosa kar�� ilm� bir canlanma temini amac�yla �nce Ba�dat”ta Hanef� Mezhebinin merkezi Azamiye, hemen ard�ndan da Nizamiye Medreselerini kurmu�lar ve vak�flarla tahkim etmi�lerdir. Bunun yan� s�ra ihtid�y� te�vik i�in sa�l�kl� bir tebli�in yap�labilmesi amac�yla g�n�llere girmek i�in muhataplar�n ihtiya�lar�n�n kar��lanmas�, bunlar�n s�nnet ettirilmesi ve ilk temel e�itimlerini alabilmeleri i�in vak�f gelirlerinden para ay�rd�klar� bilinmektedir.
Sel�uklular�n yapt��� muazzam asker� hamlelerle ba�layan f�tuhat, vak�flar�n oynad��� Anadolu”nun �slamla�mas� ve T�rkle�mesindeki m�him g�revlerle kesin bir kal�c�l��a d�n��m��t�r. B�y�k fetihten itibaren Osmanl� Devleti”nin kurulu� zamanlar�na kadar al�nan �ehirlerde, devlet adamlar� ve zenginler marifetiyle derhal l�z�m olan hay�r eserlerin in�as�na ba�lanm��t�r.
Bir isk�n ve kolonizasyon metodu olarak vak�flar�n bir kurumu olan zaviyeler, �ss�z yerlerde ve ge�it b�lgelerinde kurularak yol ve �evre g�venli�inde s�reklilik temin edilmi�tir. Kurulan vak�f zaviyeler, �ehirlerde yeni mahallelerin, civarda ise yeni k�ylerin kurulmas�n� temin ederken, XII. ve XV. y�zy�llar aras�nda Anadolu”nun isk�n� ve �slamla�mas�nda �ok �nemli �l��de rol oynam��lard�r.
Vak�f eserlerinin tamiri, bak�m� ve hizmet amac�n� yerine getirebilmeleri i�in g�revlilerin �cretleri ba�ta olmak �zere, gelip ge�enlerin madd� ve manev� her t�rl� ihtiyac�n�n kar��lanmas� vak�flar yoluyla temin edilmi�tir. Anadolu vatan olurken, k���k beldelerden b�y�k �ehirlere kadar; camiler, medreseler, kervansaraylar, k�pr�ler, hamamlar, yollar, imaretler, zaviyeler, hastaneler/�ifahaneler yapt�r�lm�� ve etraf ayd�nlat�lm��t�r. Kalabal�k topluluklar gelip yerle�irken, geli�en �ehirler s�ratle �evreyi de�i�tirmi�tir. Sa�lanan emniyet ve huzur ortam� sayesinde, hem �ehirlerin fiziki �evresi h�zla d�zenlenmi�, hem de artan T�rk n�fusu ile T�rkle�me ve �slamla�ma sa�lanm��t�r.
�skan politikas�
Vak�flar, isk�n politikalar� ile yak�ndan ilgilenmi�tir. Ordu birliklerinin g�rd��� i�lerin ard�ndan yer arayan baz� a�iret ve oymaklar, kendiliklerinden gelip bo� yerlere yerle�mi�tir. �eyhler ve dervi�ler, �o�u zaman asker� ak�nlardan �nce birer �nc� olarak stratejik �nemi haiz baz� b�lgelerde tekkeler/zaviyeler kurarak bilhassa gayr-i M�slim halk�n g�n�llerine girmi�lerdir. Fetihlerde ilerleme kaydedildik�e tarikat g�n�ll�leri, faaliyetlerini Bat�”ya do�ru kayd�rm��, te�kilatlar� sayesinde sa�lam bir zemin olu�turulmu�tur. �sk�n problemi, yetkin tarikat z�mrelerinin �abalar� sonucu a��labilmi�tir. Tekkeler/zaviyeler, Osmanl� isk�n siyasetini kolayla�t�rm��t�r. Her t�rl� masraf� vak�flar arac�l��� ile kar��lanan bu ocaklar adeta birer m�n� kararg�h� olarak hizmet g�rm��lerdir.
Esnaf�n ve meslek erbab�n�n istikametine bilhassa dikkat eden Ah� te�kil�t� da, �stlendikleri misyon �����nda, devletin g�tt��� siyaset �er�evesinde yer alm�� ve paran�n vah�ile�mesinin �n�ne ge�mi�tir. �ncitmeden gerekli telkini yapabilen bu topluluk, yeri gelince bizzat gaz�ya da kat�lm�� ve eli silah tutan ahalinin kat�l�m�n� te�vikten geri durmam��t�r. Ah�lerin Sel�uklu T�rkiyesi”nin �te��n d�nyas�nda g�sterdikleri muazzam faaliyetlerin Osmanl� Devlet ��nar�n�n dikilmesi s�ras�nda da hizmet ve himmetleri ile m�lk�n her taraf�n� tuttuklar�na tarih �ahittir.
Devlet, b�y�k �l��de, h�lini ve silsilesini bilip halk�n sevgi ve sayg�s�n� kazanm�� Anadolu Erenlerinin tekkelerine/zaviyelerine geni� araziler vakfederek bu merkez �ahsiyetlerin etraflar�nda geli�en geni� bir yelpazeyi de kontrolde tutmu�tur. Mesel� Sel�uklu ve Osmanl� devirlerini ku�atan Mevl�n� Cel�leddin-i Rum�, Hac� Bekt��-� Vel�, Hac� Bayram-� Vel�, Seyyid Burhaneddin-i Vel�, Emirce Sultan-� Vel�, �eyh Ali ��r ve tekkelerinin ve g��l� vak�flar�n�n bulunduklar� b�lgelerin en ba�ta huzur ve emniyetine hizmet ettikleri c�mlenin malumudur.
M�lkiyeti devlete ait fakat i�letme hakk� ahaliye verilen arazilerin hay�r i�lerine tahsisi, beraberinde baz� imtiyazlar�n sa�lanmas�, isk�na te�vik etmi� ve o civarda birli�i ve dirli�i sa�layan ana unsur olmu�tur. Bo� duran topraklar bu sayede de�erlendirilmi�, tar�ma dayal� �retimin devaml�l��� sa�lanm�� ve b�ylelikle ekonomik bir canl�l�k elde edilmi�tir. Arazilerin i�letilmelerinin s�rekli olarak temin edilebilmesi i�in k�kle�tirilen t�mar ve vak�f sistemi ile pek �ok mahsur ortadan kald�r�lm��, i�ler belli bir nizam �er�evesinde h�l yoluna konmu�tur. Arazilerin kullan�m haklar� ulemaya, �eyhlere, devlete yararl�l��� dokunanlara, pa�alara, beylere, harplerde b�y�k faydas� g�r�lenlere ve devlet b�rokrasinde ba�ar�l� olanlara verilmi�tir. Pek tabi� ki bu z�mre de arazileri vakfetmekten geri durmam��t�r.
Ku�at�c� bir d�nya
�nanc�n filizlendirip ye�ertti�i vak�f m�essesesi, sosyal ve ekonomik �artlara g�re her dem yeni yollar a�m��, hizmeti halka amas�z fakats�z ula�t�rmada ve ay�rmadan el uzatmada fevkal�de i� g�rm��t�r. Toplumun fakir fukaras�n� g�zetmek, i�size i� a�s�za a� vermek, fitnenin ve ifsad�n �n�ne ge�mek, e�itim ve sa�l�k kurumlar� a�mak, ibadet mahalleri in�a etmek ve her t�rl� toplumsal ihtiyaca k�fi gelmek gibi ne l�z�msa vak�f �uurunun m�cessem h�li olan v�k�flar�n gayretleri sonucu yap�lm��t�r.
S�ze bir mim �ekecek olursak:
Hayat�n her kademesinde belirleyici etkisi olan vak�flar sayesinde insan; vak�f evde do�ar, vak�f be�ikte uyur, vak�f mallardan yer i�er, vak�f evde ya�ar, vak�f mektepte/medresede okur, vak�ftan burs al�r, vak�f kitaplardan dersini yap�p e�itimini ilerletir, vak�f k�t�phanede ara�t�rma yapar, vak�f mektepte/medresede hocal�k yapar, vak�f �e�meden su i�er, vak�f kald�r�mda y�r�r, vak�f k�pr�den ge�er, vak�f hastanede derdine �ifa arar, vak�f tekkede g�nl�n� ar�nd�r�r, vak�ftan para/kredi al�p i� kurar ya da i�ini b�y�t�r, vak�f �ar��dan al��-veri� yapar, vak�f i�te �al���p maa� al�r, vefat edince vak�f tabuta konur, vak�f camide namaz� k�l�n�r ve vak�f bir kabristanda s�rlan�r.
��te, bu kadar ku�at�c� bir d�nya olan vak�f, kendi g�k kubbemiz alt�nda hayat�n her alan�na hitap eden sahih bir s�z olarak, mahl�kata �efkat nazar�yla bakabilmenin en naif has�las�d�r.
Source: